İran istihbarat şefi ve iran askeri istihbarat şefi kandil'e haber göndererek murat karayılan'ı, yazıcısını ve on kadar yakın korumasını urmiye'ye çağırırlar. urmiye'de askeri bir üste taraflar bir araya gelirler. bu toplantıda pkk üst yönetimi pjak'ı iran kandil'inden çekmesi karşılığında, iran'ın pkk'ya her türlü askeri, lojistik ve diplomatik yardım yapacağını taahhüt ederler. ayrıca pjak militanlarına dokunulmayacak, buna karşılık bu militanlar zap ve avaşin kampına taşınacaklardır. yani tek hedefleri artık türkiye olacak, iran'a dokunulmayacaktır.
Karayılan ve kurmayları bu konuyu görüşmek için 2 gün Urmiye'de beklerler. Durumu kendi aralarında tartıştıktan sonra iran'ın istek ve önerilerini kabul ederler. bu esnada urmiye'deki Türk istihbarat unsurları karayılan'ın bir askeri üste bulunduğunu sanınca durumun iç yüzünü araştırmadan hemen ankara'yı arayarak Karayılan'ın yakalandığını bildirir.
Bundan sonrası tam bir enformasyon  kirliliğidir.gerisi malum.. İran yetkilileri ile PKK kurmayları anlaşmayı yaptıktan sonra hemen kandil'e geri dönerler.
Bu da Türk medyasına Karayılanı yakaladılar ama hemen ardından saldılar şeklinde yansıyan haberin iç yüzüdür. karayılan Kandil'e döner dönmez 800 kadar pjak militanı hızla Kandil'in İran tarafını yani iran'ı boşaltarak 50 km batıdaki avaşin ve zap kamplarına geçerek buralarda Bahoz Erdal'ın emrine alınırlar.
Bu grup'tan 200 kişilik bir güç halen o günlerde Beytüpşebap'daki Kato DAĞINDA ÜSLENEN Ape Hüseyin komutasındaki 200 kişi ile çukurca ve Şemdinli sahasında 8 ayrı kolda 8 ayrı grup yaparak (yaklaşık 50 şerli gruplar) buluşurlar. Kato'daki grubun kaydırılmasının nedeni o günlerde 5000 kişilik bir askeri gücün operasyon başlatmasıdır. Bu operasyona yakalanmak istemeyen Ape Hüseyin grubu hızla dağı terk etmiş, arkasında, daha önce PKK tarafından konuşlandırılan grubu bırakmıştır. Ve Türkiye'nin yaptığı operasyonda öldürülen 300 civarındaki terörist bu gruptur. Ape Hüseyin'in grubundan tek PKK'lı dahi etkisiz hale getirilmemiştir. 
Hülasa, kekliktepe ve Çukurca'daki askeri birlikleri basan gruplar bunlardır. Başlarında da Bahoz Erdal'ın tasmalı fifi'si Ape Hüseyin vardır. Hüseyin, eski bir firari astsubaydır. Dağlıca ve Aktütün'ü basan grupları da komutanıdır ki onlar bu baskında tekrar görev almışlardır.
Şimdi şu soru sorulmalı mı? Bu baskınların arkasında İran var mı? Bence sorulmaya değer.  Artık pkk ile mücadelede yeni bir zorluk yeni bir varyant karşımıza çıkmıştır. İran faktörü. O füze kalkanıyla mı ilgilidir? Çok fazla Amerikancı kesilip Polonya, Macaristan ve Azerbaycan'ı topraklarında istemediği Füze Kalkanı üssünün bedeli mi ödenmektedir.  
PKK'NIN ESAD'IN KONTROLÜNE GİRMESİ
Ortalığın karışması üzerine Kürt Stalini Abdullah Öcalan'ın "oğlum" diye hitap ederek kutsadığı Cilo önderliğinde 1500 terörist Suriye tarafına geçti.
Karayılan'ın İran ila yaptığı anlaşma maddelerinden biri de PKK'lıların Suriye'deki muhaliflere karşı kullanılmasıydı. Buna karşılık da Esed yönetimi PKK'ye barınma ve her türlü lojistik desteği sağlayacaktı.
PKK, Esed'e olan bağlılığını derhal göstermeye başladı. İlk iş olarak Suriyeli Kürtlerin lideri ve Kuzey Suriye muhalefetinin liderlerinden olan Mişel Temo adlı Kürt aydını katletti.
Akabinde Suriye Kürtleri arasındaki diğer muhalifleri tek tek öldürmeye başladı. İstihbarat kaynaklarından alınan bilgilere göre PKK, Suriye Kürtleri arasında bulunan muhaliflerden yaklaşık 370 tanesini kaldırıp infaz etti.